PAUL VAN DYK

“Ministry of Sound” dergisi kendisini “En İyi Uluslararası DJ” seçti ve “Gatecrasher”daki geleneksel 6 saatlik seti İngiliz dergisi “Muzic” okuyucuları tarafından “gelmiş geçmiş en iyi ikinci kulüp gecesi” olarak seçildi.

Hit singleları “Another Way”, “Tell Me Why” ve “We Are Alive” Alman dans listelerinde haftalarca 1 numarada kaldı, ve aynı zamanda da İngiltere satış listelerinde 15, 13 ve 7 numaraya kadar çıktı. “DJ Magazine”in yıllık “Dünyanın En İyi 100 DJi” listesinde sürekli yükseldi ve daha sonra Eylül 1999’da, “Mixmag” dergisi onu “Yılın Adamı”seçti ve “Muzik Magazine” ona “Trance Nation Leader” adını verdi.
Ancak Paul van Dyk “lider” etiketi konusunda çok da memnun değil.
“Kendimi bir lider olarak sayamam.” diyor kendisi. “Elbette ki müzik yapan bir insan doğal olarak toplumun gözü önündedir. Ama benim için önemli olan müziğin kendisidir. İnsanlara öncülük etmek istemem, ben onları uyarmayı isterim, onlar için yeni bir dünya yaratmaktır niyetim. Bu da, insanların müziğimle birkaç dakika kendilerini kaybetmesiyle olur. Ben onların ilham kaynağı olmak istiyorum.”
Bu da Paul’ün düzenli olarak pikaplarla çift yönlü çalıştığını gösterir: Birisi kayıt çeken bir sanatçı, diğeri de harika bir performansa sahip ünlü bir dj.
“Demek istiyorum ki hissetmeden, iletişim kurmadan, esinlenmeden sadece çalmak ya da bazı parçalar üretmek yeterli değildir. Benim müziğim dinleyenlerin tepkisiyle büyümekte; aramızda iletişim var.”
... ve “Trance Müziği” ile ilgili görüşleri?
“Ben ‘trance’ müziği yaratmıyorum, gerçekten müziğime belirli bir isim vermek istemiyorum, onu sınıflandırmak istemiyorum. Eğer bunu yaparsam da ona ‘Elektronik Dans Müziği’ adını veririm. Bana göre müzik benim dilim.”
... Uluslararası bir dil, dünyanın her köşesinde her ulusun insanları tarafından algılanan bil dil... Basitçe söylemek gerekirse, Paul van Dyk insanların duygularını yakalayan bir müzik yaratıyor.
16 Aralık 1971’de Doğu Almanya’da Eisenheuettenstadt’ta doğan Paul, komünist Doğu Berlin’de büyüdü. Almanya’nın birleşmesinden önce sınır ötesi radyo yayınları sayesinde en azından kapitalist dünyaya açılan bir pencereye sahipti.

“Batı yakası televizyonlarını izleyip radyo istasyonlarını dinleyebiliyorduk. Onların müziğini kaydettik ve partilerimizde çaldık. Çünkü doğuda club kültürü diye bir şey yoktu. O günlerde Monika Dietl’in radyo şovunu dinlerdim. “The Smith’s” ve “New Order”ın müziği beni gerçekten kendimden geçiriyordu. O müzik gerçekten çok güçlü ve duygusaldı.”
Sonra 1989’da, duvar yıkıldıktan sonra, tüm Berlin sınırlarına doğru geniş bir club kültürü sıçradı. “Çoğunlukla bu gurup hard Detroit-Techno çalıyordu. Bu enerjik ruhu sevmiştim, ama birşeyler eksikti. Ben başka bir şey arıyordum.”
Bu arayış onu asla terketmedi. İki eski pikaba dayanan, müzik fikrinin ilk remix bantları oluştu. Ve çok kısa bir süre sonra Mart 1991’de ona özgü dans müzik türü, ilk kez olarak Berlin’deki “Tresor” kulübünde çalındı.
Bu aynı dönem boyunca, Paul kendi orijinal bestelerini yapmaya başladı. Cosmic Baby’nin “Visions of Shiva”sıyla beraber onun ilk çalışması “Perfect Day” 1992’de yayınlandı. “İlk kaydımı elimde tutarken küçük bir çocuk gibi mutluydum.” diyor Paul van Dyk. “Perfect Day” Berlin’deki yeraltı label’ı “MFS” tarafından yayınlanmıştı ve bu, gelecek vaadeden bir kariyeri başlatmıştı.
1993’te Paul, Humate’in “Love Stimulation” 45liğine yaptığı remix ile yılın club hitini yarattı. Bir sonraki sene ilk albümü “45 RPM” kaydedilmişti; aynı zamanda kendisi efsanevi “E-Werk” kulübünde düzenli olarak çalıyordu.
Sonraki yıllarda Paul, birçok tanınmış sanatçının(Inspiral Carpets, Sven Vath, Curve ve New Order) parçalarını mixleyerek daha da ünlendi. Kendisini dünyanın en saygın elektronik dans sanatçıları arasına sokan ikinci albümü “Seven Ways”in çıkışına dek remix çalışmalarına devam etti.
“Seven Ways” bir sürü ulusal ve uluslararası röportajlara konu oldu. Paul’ün ilk 100 DJ arasında gösterilmesiyle birlikte parçaları dünyaca ünlü djler tarafından çalındı. Hatta kendi ülkelerinin djlerini koruyan İngiliz müzik medyası, “Seven Ways”i isim vermeden övgüye layık buldu. “DJ Magazine” okuyucuları, “Seven Ways”i yılın en iyi albümü seçti. “Beautiful Place”, “Forbidden Fruit” ve “Words” gibi sonraki singlelar (ayrıca Salt Tank, Quattara ve Curve remixleri de dahil) kendisini İngiltere ve Avrupa dans listelerinin geleneksel ismi yaptı.
Kulüp kapanmadan önce Paul, Berlin’deki “E-Werk”te adeta bir kurum haline geldi (birçok konuk dji de ağırladı: Nick Warren, BT, Dave Seaman ve Sasha).
1998’de ilk albümü “45 RPM” İngiltere’de yayınlandı ve “For an Angel” singleının yepyeni remixi dünya çapında ün yaptı. Albüm İngiltere dans listelerinde 2 hafta ve Almanya dans listelerinde de tam 4 hafta 1 numarada kaldı. Ayrıca albüm Amerika, Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkelerinde yankı buldu.
Ne var ki, Paul’ün özü sadece kapalı bir stüdyoda albüm yapmak değildi; aynı zamanda performansı çok iyi bir dj olarak da -insanlarla iletişim kurarak- varolmaktı.
“Kariyerime DJ olarak başladığımda, DJ ve insanlar arasında çok derin bir iletişimin olduğunu keşfettim. Farklı dalgalanmaları gözlemlemeyi, kalabalığı nasıl hareket ettirebileceğimi ve nasıl atmosfer yaratacağımı öğrendim.” Paul devam ediyor, “Çünkü çalarken, insanlarla benim aramda ortak bir nokta oluşuyor. Hiçbir zaman kulübe gelip hazır bir set çalmam. Benim için bu yeni bir deneyim ve hiçkimse önceden setin nasıl biteceğini bilemez.”
Şuan kendisi resident-DJ olarak New York’taki “Twilo”da, Sheffield’daki “Gatecrasher”da ve evi Berlin’de çalıyor.
1999’da Paul eski şirketi “MFS”ten ayrıldı ve kendi takımıyla beraber “Vandit” (Records) ile çalışmaya başladı. Bu şirket hem Paul’ün hem de diğer yeni dans sanatçıların ya da djlerin parçalarını çıkarıyor.
İngiltere’de “Deviant”-Records, Paul’ün yaratıcı parçalarını bünyesinde barındırmakta. Paul van Dyk’in 1998 üçlü CDsi “Vorsprung Dyk Technick” 33 parçadan oluşuyor. Humate’in “Love Stimulation,” “Joe T. Vanelli’nin “Playing with the Voice in Germany,” Binary Finary’nin club hiti “1998” ve kendi singleı “For an Angel”ı içeren bu çalışma, Paul’ün günümüze dek en sıkı remix çalışmasıdır. Kasım 1999’da, bir sene sonra, “Vorsprung Dyk Technick,” üçlü bir CD için çok nadir görülen oranla, İngiltere’de 60000’den fazla satarak, resmi olarak “gümüş” plak seçildi.
Bugünlerde Paul’ün tur günlüğü oldukça yoğun. Düzenli olarak çaldığı yerler şunlar: Londra, Tel Aviv, Mexico, New York ve Singapore. Tüm bunların arasında Berlin hep var zaten (yerel kulüpler ve röportajlar için olmasa bile, kendi şirketiyle, kayıt stüdyosuyla ve radyo şovuyla ilgilenmek için...).

Paul Van Dyk Video Clibi izlemek icin
Tiklayin >>>